Popülasyonlarını azaltmak için sahipsiz hayvanların öldürülmelerinin yolunu açan kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına geçen hafta sunuldu. İlgili komisyonlarda görüşmelerine başlanacak düzenleme yasalaşırsa, sokak hayvanlarına sağlıklı oldukları halde ötanazi uygulanması mümkün olacak. Teklif ile ayrıca mevcutta uygulanan “yakala-kısırlaştır-sal” metodu da terk ediliyor.
Teklifin gerekçesinde, “kontrolsüz bağış kampanyalarından beslenen bazı çevrelerin sahipsiz hayvan sayısının artmasına uğraştığı” kaydedilirken “valiliklerin yaklaşık 2 milyon sahipsiz köpek bildiriminde bulunduğu, ancak sayının gerçekte 4 milyonu bulduğu” tahminine yer veriliyor.
Peki, tartışmalı yasa teklifi Avrupa’daki örneklerine ne kadar benziyor? Düzenleme hayvan refahına dair uluslararası anlaşmaların ihlali anlamına gelir mi?
Avrupa Konseyi ne söylüyor?
Avrupa ülkeleri hayvan haklarıyla ilgili çeşitli düzenlemelerde uzlaşmış olsa da sahipsiz hayvanlar konusunun nasıl çözüleceğine dair ortak bir çerçeve bulunmuyor. Öte yandan Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan ve Türkiye’nin 2003 yılında onayladığı “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi” ötanazi uygulamasına yasal dayanak oluşturuyor. Sözleşme, taraf ülkelere sokak hayvanı popülasyonunun kontrol altına alınması ötanaziye başvurma izni veriyor. Ancak bu tedbirin, “acı, ıstırap ve sıkıntıya neden olmayacak şekilde” alınması zorunluluğunun altı çiziliyor.
Almanya’da uygulama nasıl?
Almanya’da ne Türkiye’nin terk etmeye hazırlandığı “yakala-kısırlaştır-sal” yöntemi ne de yeni düzenlemede yer alan “sağlıklı canlılara ötanazi” uygulanıyor. Yasalar gereği ancak, “yaşamlarını sadece acı ve ıstırap içinde sürdürebilecek olan tedavi edilemez hasta hayvanların” uyutulmaları mümkün. Ayrıca terapisi mümkün olmayan saldırgan hayvanlara da ötanazi uygulanabiliyor. Ancak bu sıkı kurallara tabi. Uyutma kararı verilmeden önce uygulanan terapi yöntemleri ve ötanazinin neden kaçınılmaz olduğunu açıklayan karara ilişkin kayıtlar, ileride bir inceleme gerekirse diye, hayvanın öldürülmesinin ardından beş yıl süreyle saklanmak zorunda.
Örneğin İspanya ve Fransa’da evcil hayvanlarını sokağa terk edenlere 45 bin euroya kadar para cezası uygulanıyor. Yine İspanya, İtalya, Polonya gibi ülkeler ötanazinin yalnızca tedavisi mümkün olmayan hastalık halinde uygulanabildiği yerler.
TBMM’ye sunulan kanun teklifinde yer alan bilgiye göre Türkiye’de ise toplam 105 bin hayvan kapasiteli 322 adet barınak bulunuyor. Almanya’da ise Hayvan Refahı Federasyonuna bağlı 550 barınak bulunuyor, eğer sahiplendirilemezlerse burada hayvanlara ömür boyu bakılıyor. Ayrıca Almanya’da köpek sahiplerinden alınan ek verginin bir kısmı barınaklara aktarılıyor.
Yakala-kısırlaştır-sal yöntemi
Yunanistan dahil birçok Balkan ve Doğu Avrupa ülkesinde “yakala-kısırlaştır-sal” yöntemi tercih ediliyor. Sokakta bulunan ve kısırlaştırılıp tedavisi tamamlanan hayvanlar eğer belirli bir süre içinde sahiplendirilemezlerse alındıkları yere bırakılıyorlar.
Ancak hayvan hakları organizasyonu PETA bu uygulamaya itiraz ediyor. PETA’ya göre özellikle sahipsiz kediler için, yaban hayata verdikleri zarar ve sokakta yaşam koşullarının ağırlığı nedeniyle bu yönteme başvurulmamalı. Örgütün önerisi kısırlaştırma programlarına hız vermek. Örneğin bazı Alman kentlerinde dolaşmak için sokağa çıkmasına izin verilen evcil kedilerin kısırlaştırılması zorunlu.
AKP hükümetinin kanun teklifinde yer alan bilgiye göre, Türkiye bir yılda en fazla 342 bin 879 hayvana kısırlaştırma operasyonu uygulayabildi. Sokak hayvanı varlığı 4 milyon olarak kabul edildiğinde bu toplam popülasyonun sadece yüzde 8,5’ine karşılık geliyor.
Çok tartışılan İngiltere örneği
Türkiye’de düzenleme tartışılırken İngiltere’deki uygulamalar sıkça gündeme geldi. Ancak iddia edilenin aksine, yakalandıktan yedi gün içinde sahibi bulunamayan her hayvana ötanazi uygulanması söz konusu değil. Bir haftanın sonunda hayvanlar yeniden sahiplendirilmek üzere ilgili kurumlara teslim ediliyor. Bazı durumlarda yıllar süren beklemenin ardından uyutma seçeneğine başvuruluyor. Dünyanın en eski hayvan hakları organizasyonu olan 200 yıllık RSPCA, uyutma seçeneği için belirli bir gün sınırı olduğu iddiasını kesinlikle reddediyor. Ancak son çare olarak bu yönteme başvurduklarını, hayvanlara ömürlerinin sonuna kadar bakmadıklarını kabul ediyorlar.
Romanya, Türkiye ile aynı yoldan gitti
Türkiye’de yaşanmasından korkulan toplu öldürme kampanyasının bir benzeri yakın dönemde Romanya’da gerçekleşti. Yaklaşık 600 bin sokak köpeğinin yaşadığı sanılan ülkede 2001’de, hükümet kararıyla toplu ötanazi uygulaması başladı. Yakalandıktan sonra 7 gün içinde sahibi bulunamayan hayvanlar uyutuldu. İlerleyen dönemde bekleme süresi uzatılsa da hayvan hakları savunucuları barınak koşullarına itiraz etti. Uygulama, Avrupa genelinde derneklerin Romanya’dan sokak köpeği ithal etmeye başlamasına yol açtı. Eleştiriler üzerine izleyen yıllarda daha az hayvan öldürülürken, 2013’te tüm evcil hayvanların kısırlaştırılması zorunlu tutuldu. Romanya’da sokak köpeği sorununu çözmeye yaramayan ötanazi kampanyası bazı Avrupa Parlamentosu milletvekillerinin, hayvan haklarının ihlal edildiği endişesi üzerine Romanya’ya yönelik Birlik yardımlarını tartışmaya açmasına neden olmuştu.
Hayvan hakları savunucuları sokak hayvanlarının yanı sıra evcil hayvanlar için de kısırlaştırma zorunluluğu getirilmesinden yana.